Evrensel insan duygularını tanımlamak için zihinsel sağlık terimlerinin aşırı kullanımını sorgulayan etkileyici ve keskin bir kitap.
Akıl hastalığına ilişkin kamu bilinci son yıllarda dönüşüme uğradı, ancak onu nasıl tanımlayacağımıza dair anlayışımız henüz yetişmedi. Çoğu zaman, psikiyatrik bozukluklar, insan deneyiminin doğal stresleri ve zorluklarıyla karıştırılır. Gençler arasında bir akıl sağlığı krizinin oluştuğuna dair bir anlatı hakim. Bu son derece hassas ve yapıcı kitapta, psikolog Lucy Foulkes, krizin hastalık kadar cehaletten de kaynaklandığını savunuyor. Bir 'kar tanesi' nesli mi yetiştirdik? Yoksa günümüz gençleri, sosyal medya tarafından her zamankinden daha fazla strese mi maruz kalıyor? Foulkes, her iki bakış açısının da yararlı ancak sınırlı olduğunu gösteriyor. Cevaplanması gereken asıl soru şudur: "Normal" ıstırap ile gerçek hastalık arasında nasıl bir ayrım yapmalıyız?
Foulkes, bilimsel ve klinik literatüre ilişkin kapsamlı bilgisinden yararlanarak, ruh sağlığı sorunları hakkında bilinenleri -nasıl ortaya çıktıklarını, neden ergenlik döneminde bu kadar sık ortaya çıktıklarını, onlarla baş etmek için çeşitli araçları- ve aynı zamanda belirsizliğini koruyan şeyleri açıklıyor: Uygun yardımı sağlayacaksak normallik ve düzensizlik arasında ayrım yapmak esastır, ancak doğada ikisi arasında net bir çizgi yoktur. Losing Our Minds, gerekli netliği ve nüansı sağlayarak, akıl hastalığının bu yönünün yaygın olarak yanlış anlaşılmasının, görünürdeki yaygınlığına katkıda bulunabileceğini savunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder